Kayısı Yetiştiriciliği

Dünyanın en önemli kayısı üretim merkezlerinin başında Anadolu gelir. Türkiye yıllık 500 bin tonluk üretimle dünya yaş kayısı üretiminde birinci sıradadır. Fakat, ağaç başına verim tarımda ileri gitmiş ülkelerde 100 kg’ın üzerinde iken bizde bu miktar 30-40 kg gibi çok düşük düzeydedir.
Kayısının bilimsel adı Prunus armeniaca L. veya Armeniaca vulgaris Lam olduğundan dolayı anavatanı Ermenistan olarak algılansa da asıl anavatanı Çin’in kuzeydoğu dağlık alanları ile Orta Asya ve Mançurya’yı içine alan geniş bir bölgedir. Kayısı Büyük İskender’in Asya seferleri sırasında (M.Ö.330-323) İran ve Trans Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya getirilmiştir. Daha sonra Romalıların Anadolu’ya istilası sırasında Ermeni tüccarlar tarafından önce İtalya’ya sonra Yunanistan’a götürülüp buradan tüm Avrupa’ya yayılmıştır.
Ülkemizde kayısı üretimi başta Malatya olmak üzere, Elazığ, Erzincan, Sivas, İçel(Mut), Antalya, Hatay, Kars, Iğdır yörelerinde yapılmaktadır. Isparta ilinde ise Eğirdir gölünün kuzey tarafında kayısı üretimi yapılmaktadır.
TOPRAK VE İKLİM İSTEKLERİ
Kayısı ağacı yarı sıcak ve kurak geçen bölgelerde, dağların bol güneş gören güneye bakan eteklerinde derin ve su tutmayan, az meyilli ve hafif kireçli olan yamaçlarda çok iyi yetişmektedir. Buralarda yetiştirilen kayısılar genelde hastalıksız, parlak, lezzetli, tatlı, kokulu ve kuru maddesi yüksek meyveler oluşturmaktadır.
Kayısı ilkbaharın geç donlarından etkilendiği için, bahçe tesisinde ova ve çukur yerlerden ziyade yamaç ve sırtlar tercih edilmelidir.
Kayısı ağacının gövde ve dalları kış aylarında -35°C kadar düşen soğuklara, çiçekleri ise ıslak olmak şartıyla -1°C kadar düşen ısı derecesine mukavemet edebilmektedir. Bazı yıllar ilkbaharda havalar ılık geçtiğinde tomurcuklar patlamak üzere veya çiçekte iken meydana gelen don olaylarından çok zarar görürler. Meyilli arazide soğuk hava alt taraflara çöktüğün için dikilen kayısı ağaçları dondan fazla zarar görürler. Fakat yukarılara çıkıldıkça ağaçların dondan zarar görmesi kısmen önlenmiş olur.
Meyvelerin yüksek kalitede olgunlaşabilmeleri için yaz aylarında atmosferin kuru olması gerekir. Havası nemli, ilkbaharı sisli geçen yerlerde çil hastalığı fazlaca görülür.Taban ve nemli topraklarda yetiştirilen kayısı ağaçlarının meyveleri sulu, iri ve kuru madde miktarı düşük olduğundan bu topraklarda yetiştirilen çeşitler sofralık olarak değerlendirilmeye uygundur. Buna karşılık kıraç topraklarda yetiştirilen kayısı ağaçlarının meyveleri ufak olup yüksek kuru madde ve düşük su içeriğine sahip olduklarından bu gibi çeşitler daha ziyade kurutmalık olarak kullanılır.
TOPRAK SEÇİMİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
Kayısı tınlı, kumlu-tınlı, ve tınlı-kireçli topraklardan hoşlanır. Kökleri derine ineceğinden taban suyunun en az 2-4 m. derinlikte olması gerekir. Aksi takdirde ağaç kökleri havasızlıktan zarar görür ve zamk hastalığına yakalanır. Taban suyu yüksek olan arazilerde mutlaka drenaj hendekleri açılmalıdır.
KAYISI ANAÇLARI Kayısıda anaç seçiminde iklim ve toprak şartları, hastalık ve zararlılar, ağaç büyüklüğü, verim, meyve kalitesi ve aşı uyuşmazlığı gibi faktörler göz önünde bulundurulmalıdır. Başlıca kayısı anaçları ve özelliklerini şöyle sıralayabiliriz.
ZERDALİ: Kayısı çöğür anacı üretiminde zerdali ve kültüre alınmış kayısı çeşitlerinin çekirdekleri kullanılır.Verimli, yüksek meyve kalitesine sahip olmasının yanı sıra kültür çeşitleri ile uyuşması, nematod, kireçli, hatta kısmen tuzlu topraklara ve kurağa dayanımı bakımından zerdali anaçları tatminkar sonuçlar vermektedir. Zerdali anacı üzerine aşılanmış kayısı çeşitlerinin olumsuz yönü ise ürüne birkaç yıl geç yatması, ağaçların büyük olması, taban suyu yüksek, ağır topraklarda başarısız sonuçlar alınmasıdır.
BADEM: Kireçli ve taşlı topraklarda kayısıya anaç olarak badem kullanılır. Badem anacı kazık köklü olduğundan diğer anaçların iyi gelişemediği kurak koşullarda daha iyi sonuçlar verir. Kayısı ile badem arasında gecikmiş aşı uyuşmazlığının olması en büyük dezavantajıdır.
ŞEFTALİ: Güney ve Kuzey Amerika’da kayısı yetiştiriciliğinde şeftali anaçları geniş ölçüde kullanılırken, Avrupa’da pek fazla yaygın değildir. Kurak koşullarda şeftali üzerine aşılanmış kayısı çeşitleri diğer anaçlara göre daha iyi gelişir. Şeftali nemli topraklarda dayanıklı olmayıp, hafif ve geçirgenliği iyi olan topraklarda gelişmelerini normal şekilde sürdürür. Bademde olduğu gibi şeftali üzerine aşılanmış kayısı ağaçlarında da gecikmiş aşı uyuşmazlığına sıklıkla rastlanılmaktadır. Ayrıca şeftaliler nematoda karşı hassastırlar.
ERİK ANAÇLARI: Taban suyu yüksek ve fazla su tutan killi topraklarda kayısı için erik anaçları tavsiye edilir. Tohumdan elde edilen Myrobalan çöğürü bir takım dezavantajları olsada günümüzde kullanılan bir anaçtır. Killi topraklar dahil her türlü toprağa uyum sağlar, kireç ve kuraklığa karşıda dayanıklıdır. Myrobalan’nın seleksiyonlarından “Myrobalan 29” verimliliği ve ağacının sağlamlığı itibarı ile en fazla kullanılan tiptir.
Erik anaçları ile bazı kayısı çeşitleri arasında gecikmiş aşı uyuşmazlığı bulunmakta ve aşı noktalarından kırılma olmaktadır. Bu durum erik anaçlarının olumsuz yönünü oluşturmaktadır.
KAYISI BAHÇESİ TESİSİ
Kayısı bahçesi kurulmasında dikkat edilecek hususlar
1- Yön ve Yöney: Kayısı kazık kök yapısına sahip olduğundan yamaçlardan meyil derecesi %20 ye kadar olan yerlerde rahatlıkla yetişebilmektedir. Hatta ilkbaharın geç donlarından çabuk etkilendiği için kayısı ova ve çukur yerlerden ziyade yamaç ve sırtlarda daha iyi netice vermektedir. Ayrıca bol ışık ve güneş istediğinden güney yamaçlar tercih edilmelidir.
2- Toprak Derinliği ve Toprak Vasfı: Kayısı soğuk ve derin ağır topraklarda iyi netice vermemekte kökler boğulmak suretiyle zamk çıkarmaktadır. Bu nedenle kumlu-tınlı, iyi havalanabilen ve kireççe zengin topraklar kayısı bahçesi için ideal topraklardır.
3- Taban Suyu: Kayısı ağacının en çok etkilendiği husus taban suyunun toprak yüzeyine yakın oluşudur. Bu nedenle taban suyunun yüksek olduğu yerlerde kayısı bahçesi kurulmamalıdır.
4- Kayısı Bahçesi Tesis Edilecek Yer: Yol durumu, pazara yakınlığı veya uzaklığı dikkate alınmalıdır.
5-Pazar Durumu: İç ve dış pazar istekleri göz önünde bulundurularak çeşit seçimi yapılmalıdır.
Dikim Sahalarının Hazırlanması
Daha iyi bir kayısı bahçesi tesisi için dikim sahalarının ilkbaharda krizma edilmek suretiyle toprak sonbahara kadar dinlenmeye bırakılmalıdır. Krizma yapmak imkanı olmadığı takdirde tesis edilecek yerin traktörle birkaç kez derin sürülmek suretiyle yine sonbahara kadar yabancı otlardan temizlenmesi, toprağın havalanması ve dinlenmesi gerekmektedir.
Dikim Şekilleri
Kayısı yetiştiriciliğinde bahçe işlerinin kolay ve seri yapılabilmesi için fidanların toprağa muntazam bir şekilde dikilmeleri gerekir. Bahçe tesisinde kullanılan dikim sistemleri şunlardır. Kare usulü bahçe tesisi, dikdörtgen usulü bahçe tesisi, satranç usulü bahçe tesisi, üçgen usulü bahçe tesisidir.
FİDAN DİKİMİ
Kışı sert geçen bölgelerde fidanların ilkbaharda dikilmesi daha uygun olup, dikim şiddetli soğuk ve donlardan sonra gelen günlerde yapılmalıdır. İlkbaharın başlangıcı sayılan bu günler donların çözüldüğü ve cemrelerin sona erdiği ve havaların yumuşamaya başladığı zamandır.
Fidan dikim tarihi bölgelere göre değiştiğinden tek bir tarih tespit etmek mümkün değildir. Esas itibariyle fidan dikim mevsimi sonbaharda ağaçlar yapraklarını döktükten itibaren başlar tomurcuklar patlayıncaya kadar devam eder. Kayısı kış soğuklarının fazla olmadığı yerlerde sonbaharda dikilmelidir. Çünkü:
1-Toprak ve iklim dikime daha uygundur.
2-Kış yağışlarından istifade edip tutma oranı yüksek olur.
3-Erken gelişme sağlar.
Dikimden önce fidan çukurlarını en az 2 -3 ay öncesinden açmak faydalıdır. Fidan çukurunu açarken taş ayrık vs. gibi yabancı maddeler tamamen ayıklanır. Eğer çukurun dip kısmı kireçli, taşlı, çakıllı ve molozlu ise burada çukur açmaktan vazgeçmelidir. Çünkü ağacın kök kısmı ileriki yıllarda bu kısımlara rastlayınca ağacın kurumasına sebep olabilir.
Fidan Çukurunun büyüklüğü muhtelif fidan türüne, toprağın özelliğine göre değişmektedir. 60cm genişlik, 60 cm uzunluk ve 60 cm derinlikteki bir çukur dikim için idealdir. Çukur açılırken ilk 30 cm lik üst toprağı bir tarafa, 30 cm lik alt toprağı ayrı bir tarafa koymak gerekir. Dikim sırasında üst toprak alt kısma, alt toprak üst kısma atılmalıdır
Fidan dikilirken kök boğazı ve aşı yerinin toprak seviyesinden muhakkak surette 5-10cm yukarıda kalmasına dikkat edilmelidir. Kök boğazı toprak seviyesinden aşağıda olursa boğaz kısmında arızi (yalancı) kökler meydana geleceğinden esas kökler havasızlıktan çürümeye başlar ve çok geçmeden fidan kuruyabilir. Dikim esnasında önce herek dikilmeli ve dikim bitince fidan hereğe bağlanmalıdır. Bağlama ters sekiz şeklinde ve oynak olmalıdır. Dikim işi sona erince muhakkak bir can suyu verilmelidir.
Fidan dikim mesafesi
Kayısı bahçesi tesisi maksadıyla dikilecek fidanlara verilecek aralık ve mesafeler iklim ve arazinin durumuna ve toprağın karakterine göre değişir. Genel olarak sulanabilen ve derin olan topraklar için verilecek mesafeler susuz veya kıraçlara nazaran daha geniştir. Ortalama dikim mesafelerinin 5×6 m ile 10×10 m arasında olması tavsiye edilmektedir.
Kayısı bahçesinde ara ziraatı olarak yetiştirilecek meyve türlerini belirlerken şeftali gibi kısa ömürlü türlerin seçilmesine özen gösterilmelidir
KAYISI BAHÇESİNİN YILLIK BAKIM İŞLERİ
Dikim budaması: Fidanlar dikilmeden önce kök ve taç budaması yapılır. Kök budamasında;yaralı, kırılmış, birbirine girmiş kökler ayıklanır. Uzun kökler dikim çukurunun büyüklüğüne göre kısaltılır. Köklerin aşırı budanması sakıncalıdır. Çünkü ilkbaharda gözler sürmeye başladığında ihtiyaç duyulan besin maddeleri, öncelikle depo edilmiş besin maddelerinden temin edilecektir.
Taç budamasında gövde üzerinde bulunan yan dalların tümü budama makası ile dipten kesilerek çıkartılır. Kayısı fidanları 80-120 cm yükseklikteki bir göz üzerinden meyilli olarak kesilir.
Şekil budaması: Kayısı ağaçlarına genel olarak goble, doruk dallı ve değişik doruk dallı şekillerden birisi verilmektedir.
Mahsul budaması: Şekil verilmiş kayısı ağaçları mahsule yattıktan sonra fazla budama yapılmaz. Sadece hastalıklı, kırılmış ve ışık girişini engelleyecek düzeyde birbirine girmiş dallar kesilmelidir. Şiddetli budamalarda kayısı ağaçları zamk çıkarır. Kalın dal kesimi devam ederse kayısı ağacı zamanla sararıp kuruyabilir. Kayısı ağaçlarında mutlaka kalın dal kesimi gerekiyorsa budama 2-3 yıla yayılmalı, kalın dalların tümü aynı yıl içerisinde kesilmemelidir. Verimden düşmüş kayısı ağaçları budama yoluyla değil, sulama, gübreleme gibi iyi bakım ve uygun kültürel tedbirlerle ıslah edilmelidir.
Genel olarak genç ve kuvvetli ağaçlar daha kuvvetli ve uzun yıllık sürgünler meydana getirir. Şiddetli budama kuvvetli sürgün büyümesini teşvik ettiğinden genç ve kuvvetli ağaçlar zayıf budanır, yaşlı ve zayıf ağaçlar ise daha ziyade kısa sürgün meydana getirme ve çiçek tomurcuğu oluşturma eğiliminde olduğundan daha sert budanır.
Kayısılarda budama sırasında tırnak bırakılması veya budamadan sonra aşı macunu sürülmemesi halinde rüzgar, güneş veya yağışların etkisiyle yara yerlerinde çürüme meydana gelir. Kayısı ağaçlarında yaz budaması pek yaygın değildir. Yurt dışında sofralık çeşitlerde yapılan çalışmalarda yaz döneminde yıllık sürgünlerin seyreltilmesi ve sürgün uçlarının 1/3’nün kesilmesinin meyve kalitesi ve verimi artırdığı saptanmıştır.
KAYISI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE TOPRAK İŞLEME
Bahçe topraklarını işleme amaçlar şunlardır.
1 -Ağaçların su ve gıdalarına ortak olan yabani otların yok edilmesi.
2 -Çeşitli gübrelerin toprağa karışmasını sağlamak.
3 -Toprağın verimliliğini sağlayan küçük canlı varlıkların çalışmasını sağlamak.
4-Köklerin solunumlarını ve topraktaki besin maddelerinin çözümlenmesini ve toprağın havalanmasını temin etmek.
5 -Yağmur sularının toprak tarafından kolaylıkla emilmesini sağlamak ve kurak bölgelerde yağmur sularının akıp gitmesini önlemek.
6 -Kış aylarında toprağa inen haşerelerin bıraktığı koza ve kurt şekillerini yok etmek .
Kayısı bahçelerinde sonbaharda toprak tavında iken iklim bölgelerine göre Ekim -Kasım ayları içerisinde 15 -20 cm. derinliğinde köklere zarar vermemeye dikkat ederek sürüm yapılması faydalı olur. Böylece Sonbaharda toprağı işlenmiş olan kayısı bahçeleri kışın yağan yağmur ve kar sularını daha iyi bir şekilde tuttuğundan ağaçlarda da sıhhatli ve meyveleri daha bol ve kaliteli olur .
Çiçeklenme veya küçük meyve döneminde yapılan toprak işlemelerinde kök zararlanmasına bağlı olarak çiçek ve meyve dökümü artabilir. Bu nedenle bu devrede toprak işlemeden kaçınılmalıdır.
SULAMA
Sulama sayısı ve zamanı üzerine toprak ve iklim şartları, sulama sırasında verilen su miktarı, arazinin eğimi ve ağaçta ki ürün miktarı etkilidir. Derin killi ve ağır topraklara daha seyrek, az derin kumlu ve süzek topraklara daha sık su verilir. Sulama suyunun gövdeye değmemesi gerekir. Suyun gövdeye değmemesi için çevresine topraktan bir yalak yapılması tavsiye edilir.
Genel bir bilgi olarak şu şekilde bir sulama periyodu tavsiye edilir.
-İlk sulama- çağla devresinde.
-İkinci sulama- hasattan 15 gün önce.
-Üçüncü sulama- hasattan sonra.
-Dördüncü sulama- Ağustos ayında.
-Beşinci sulama -Eylül ayında. Ağaçtaki meyve miktarının artması, hava sıcaklıklarının yüksek seyretmesi durumunda bu sulama sayılarının artırılması gerekebilir.
Hava sıcaklıklarının yüksek seyrettiği dönemde sulama erken bitirilirse kayısı ağaçlarında çiçek tomurcukları gelişmesini tamamlayamamakta, ertesi ilkbaharda açan çiçek sayısı azalmakta, çiçek ve meyve dökümü artmaktadır.
Taban suyu yüksek, ağır killi topraklarda kayısı ağaçlarına fazla su verildiğinde ağaçlar zamk çıkarır, yapraklar küçülür, sararır ve zamanla kurur. Su tutmayan kumlu topraklarda ise fazla su meyve iriliğinin artmasına, kuru madde miktarının azalmasına neden olur.
GÜBRELEME
Gübrelemenin amacı kayısı ağaçlarının büyümesi, çiçek açması ve meyve bağlaması için ihtiyaç duyulan besin maddelerinin toprağa veya ağaca verilmesidir. Ağaçlar topraktan aldıkları besin maddeleri çok çeşitli olup, her türlü toprakta yeteri kadar bulunmazlar, yada zamanla besin oranları azalır. İşte bu suretle eksilen besin maddeleri toprağa iade edilmeyecek olursa ağaçlar zayıf kalacaklarından meyve verim ve kalitesi düşük olacaktır.
Gübreleme yaparken uygun gübre çeşit ve miktarını belirlemek için en doğru yol toprak ve yaprak analizinin yapılmasıdır.
Yaprak ve toprak analizinin yapılması
Analiz yapılacak toprak numunesi gübrelemeden önce ve mutlaka taç izdüşümünden alınmalıdır. Homojen toprak yapısına sahip bahçelerde farklı 3-4 noktadan numune almak yeterlidir. Fakat bahçe toprağı homojen değilse (kıraç ve taban arazi gibi) her farklı toprak bölgesi için ayrı numune alınması ve bu numunelerinin ayrı ayrı analiz edilmesi gerekir.
Kayısı bahçesinin besin maddesi hakkında bilgi edinmek için 0-30cm ve 30-60cm derinlikten toprak örnekleri alınmalı, her derinliğe ait numune farklı torbalara konularak ağacın yaşı, bahçe büyüklüğü, alındığı toprak derinliği gibi bilgiler yazılarak analiz için laboratuara gönderilmelidir.
Yaprak numuneleri, yaprakta bitki besin madde değişiminin azaldığı, daha doğrusu minimuma indiği dönemde alınmalıdır. Bu dönem genellikle kayısıda hasat dönemine denk gelmektedir. Bu dönemde yıllık sürgünlerin orta kısmında, tam büyüklüğe ulaşmış yapraklar yaprak sapları ile birlikte koparılıp alınır. Yaprak örnekleri tüm bahçeyi temsil edecek şekilde alınmalıdır. Yaprak örnekleri güney, kuzey, doğu ve batı yönlerinden eşit miktarda toplanır. Genellikle bir yaprak analizi için 80-100 adet yaprak yeterlidir.
Kayısı ağaçlarına verilecek gübre miktarı
1-Ağacın yaşına,
2-Ağacın vegatatif gelişme ve meyve miktarına,
3-Toprağın bitki besin madde içeriğine,
4-Kullanılan gübrenin besin madde kapsamına göre değişiklik gösterir.
Gübrelerin verilme zamanı Azotlu gübrelerin 2/3’ü ilkbaharda çiçeklenmeden 15-20 gün önce, geriye kalan 1/3 lük bölümü ise hasattan 1-1.5 ay önce (çekirdeğin sertleşip siyah renk aldığı dönem) verilmelidir.Fosforlu ve potaslı gübrelerin bitkiler tarafından alınabilmesi için toprağa verildikten sonra 2.5-3 aylık bir sürenin geçmesi gerekir. Fosforlu ve potaslı gübreler sonbaharda kayısı ağaçları yaprağını döktüğü dönemde verilmelisi uygundur. Çiftlik gübreleride sonbahar mevsiminde fosforlu ve potaslı gübreler ile birlikte verilebilir.
Bitkilerin besin maddelerinden azami derecede faydalanmaları için gübrelerin kök sistemi çevresinde uzun müddet elverişli halde kalması gerekir. Bu sebepledir ki gübreler kılcal köklerin bulunduğu kısma tatbik edilirler.
Fosforlu gübreleri toprağın 15 -20 cm. derinine gömmek lazımdır. Bu gübreler 3-4 cm. derinliğinde veya yüzeye verilecek olursa, yağmur ve sulama sularıyla kökün bulunduğu derinliğe inemeyeceğinden bitkiler bundan faydalanamazlar.
Nitrat şeklinde azotlu gübreler çabuk eridiğinden hafif yağışlarla elverişli derinliğe kolayca inerler. Bu nedenle bu cins gübreleri toprak üzerine serptikten sonra çapa ile hafif şekilde karıştırmak yeterli olmaktadır . Bu gübreler fosforlu gübrelerde olduğu gibi derine verilecek olursa bu defa kök bölgesinden daha derinlere gideceğinden bitkilerin yararlanmaları çok azalır.
SEYRELTME
Kayısılarda seyreltme sofralık çeşitlerde yapılır. Seyreltmede önemli olan seyreltme zamanı ile seyreltme sırasında meyveler arasında bırakılacak mesafelerdir. En iyi seyreltme zamanı çekirdeğin sertleşmeye başladığı zamandır. Seyreltme sırasında küçük meyveler koparılmalı, büyük olanlar bırakılmalı, hastalıklı, biçimsiz, çift meyveler koparılmalıdır. Uç dallarda, dal ucuna gelen meyveler daha fazla seyreltilir. Seyreltme mesafesi 4-8 cm arasında olması tavsiye edilir.
KAYISI AĞAÇLARINDA MEYVE HASATI
Kayısıda hasat zamanının tespiti
Kayısı meyvelerinin tümü ağaç üzerinde aynı zamanda olgunlaşmadığından hasat kademeli olarak yapılır. Ağaçta önce üst dallardaki meyveler, sonra orta dallardaki, en son ise alt dallardaki meyveler olgunlaşır. Hasat da bu olgunlaşma sırasına göre normal olarak üç defada yapılır.
Genel olarak hasat zamanı meyvenin daldan kolay kopması, kabuk yüzeyinin ¾’nün saman sarısı ve meyve etinin ½’sinin sarı renge dönmesi ile anlaşılır. Sofralık kayısılarda hasat zamanı belirlenirken kayısıların gönderileceği pazarın uzaklık durumu ve tüketim süresi göz önünde tutulmalıdır. Hasat sırasında sofralık kayısıların meyve eti parmakla basıldığında ezilmemeli fakat yeşil meyve rengi kayısıya özgü sarı renge dönmüş olmalıdır. Sofralık kayısılar erken hasat edilirse yeterince tatlanmaz, renk ve aroma istenilen düzeyde olmaz. Hasat geciktirilirse olgunlaşma ilerleyeceğinden hasat ve taşıma sırasında meyveler çabuk olarak bozulur ve pazarda bekleme süresi kısalır.
Genel olarak sofralık ve konservelik kayısılar sert olgun, kurutmalık kayısılar tam olgun, yakın pazara gönderilecek kayısılar ise bu iki olgunluk derecesi arasında hasat edilir.
DEPOLOMA Bugün ticari olarak taze kayısı depolanması yok denecek kadar azdır. Ancak bazı sofralık ve meyve suyu sanayiine uygun çeşitlerde zaman zaman depolama zorunlulukları ortaya çıkmaktadır. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinde yapılan bir çalışmada bazı yabancı ve kuru maddesi yüksek çeşitlerde %90 nem ve 0-3oC sıcaklıkta 6 haftaya kadar çıkabilen bir muhafaza süresi saptanmıştır.
KAYNAKLAR
1. Asma, M.,B., 2000. Kayısı Yetiştiriciliği, Malatya
2. Demirel ,H., 1992. Kayısı Yetiştiriciliği , Erzincan (Yayınlanmamış)
3. Özkan, Y., 1998. Ilıman İklim Meyveleri Gazi Osman Paşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ders Notları S; 130-140, Tokat.
4. www.karasueml.k12.tr/kayisi.html
5. __________,1991 Yayçep Meyvecilik 1 S; 119
6. __________,1990 Kayısı Yetiştiriciliği, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı, Ankara.

Erik Yetiştiriciliği

Erik soğuk ılıman iklim bölgelerde, hatta bazı kış soğuklama ihtiyacı düşük erik çeşitleri, subtrobik iklim bölgelerinde yetiştiği söylenebilir. Tür sayısının çok olması yanında ülkemizde farklı ekolojik bölgelerin sağladığı olanaklar nedeniyle erik çeşitlerini 4-5 ay süre ile pazarda görmek mümkündür.
Olgunlaşma durumları göz önüne alınırsa erikler 15 Nisan-30 Eylül gibi uzunca bir dönem de pazara sunulurlar. P. ceresifera türüne ait can erikleri 15 Nisan dan itibaren pazara çıkarlar. Bunları P. salicina türüne ait japon erikleri (İtalyan eriği) izler. P. domestica grubu erikler (Avrupa erikleri) ise 20 Temmuz’dan sonra olgunlaşır.
Ülkemizde erik ağaçları genellikle diğer meyve ağaçları arasında karışık olarak bulunmaktadır. Ancak son yıllarda Ege ve Akdeniz’in kıyı bölgelerinde turfanda yeşil konusu önem kazanmış ve bu amaçla kapama bahçeler kurulmaya başlanmıştır. Özellikle karışık olan bahçelerde hastalık ve zararlılarla savaş, gübreleme ve gereği gibi yapılmamaktadır.
Avrupa ülkeleri arasında başta Almanya olmak üzere Fransa, İtalya ve İspanya’da erik üretimi yapılmaktadır. Dünya erik üretimi 6.350.000 tondur. Dünya üretiminde Rusya (1.150.000 ton), Romanya (750.000 ton) ve A.B.D (601.000ton) ile ilk üç sırayı almaktadır.
Erik plantasyonuna uygun arazilerde kapama erik bahçelerinin tesisi verimli ve kaliteli çeşitlerin yetiştiriciliğe önem verilmesi, kurulmuş bahçelerde bakım işlemlerinin tekniğine uygun şekilde yapılması durumunda Türkiye’nin dünya erik üretimine katkısı çok daha fazla olacaktır.
DÖLLENME BİYOLOJİSİ
Erik çiçekleri o yılın sürgünleri veya yaşlı spurlar üzerindeki lateral (yan) tomurcuklarda oluşurlar. Oluşum zamanı, yaz sonu olmakla birlikte en erken 5 temmuz ve en geç Eylül’dür. Her tomurcuktan 1 veya 3 çiçek meydana gelir. Yaprak meydana gelmez.
P. cerasifera çeşitlerinden bazıları kendine verimli, çoğuda kendine kısırdır. Avrupa erikleri ise kendine verimlilik yönünden üç gruba ayrılmaktadır. P. domestica kültür çeşitlerinin bazıları kendine verimli, bazıları kısmen kendine verimli, diğerleride kendine kısır çeşitlerdir. Kendine verimli çeşitlerin kendi çiçek tozu ile tozlanmaları durumunda meyve tutumu % 30′ a kadar yükselmektedir. Kendine kısır çeşitler ise kendi çiçek tozları ile tozlandıkları zaman meyve tutumu % 1.5 civarında olmaktadır. d’Agen , Reine Claude, German Prune gibi bazı çeşitler değişik yetiştirme bölgelerinde kendine verimlilik bakımından farklı durum göstermişlerdir.
Japon erikleri arasında kendine verimli olanlar yoktur. Bunların bir kısmı kısmen kendine verimli, bir kısmı da kendine kısırdır. Kendine kısır olanların sayısı fazladır. Genellikle Avrupa erikleri ile japon erikleri birbirine uyuşmazlar.
Eriklerde morfolojik kısırliğa da rastlanmaktadır. Morfolojik kısırlık gösteren çeşitlerde dişi organ normal gelişmemekte, dumura uğramaktadır.
İKLİM İSTEKLERİ
Erik türlerinin iklim istekleri birbirinden farklıdır. Mevcut türler içerisinde değişik iklim koşullarına en iyi uyabilen P. cerasifera’dır. Avrupa erikleri (P. domestica) kışı nisbeten soğuk geçen soğuk ılıman iklim meyvesidir. Japon erikleri (P. salinica) soğuk geçmeyen bölgelerde iyi sonuç verir.
Kış mevsiminde soğuklara dayanıklı olan eriklerde soğuğa olan dayanıklılık ilkbaharda havaların ısınmasıyla azalmaya başlar. Çiçeklenme devresinde duyarlılık iyice artar.
Eriklerde taç yaprağının ucu görülen kapalı tomurcukların -3.1 ile -1.1 0C ye; açmış çiçeklerin -2.2 ile 0.6 0C ye ; genç meyvelerin -1.1 ile -0.6 OC ye dayandığı bilinmektedir.
Kış dinlenme süresi bakımından Avrupa erikleri +7.2 OC ‘nin altında 1000 saatten fazla bir soğuklama süresi isterler. japon eriklerinde ise bu süre 600 saat kadardır.
DİKİM ŞEKLİ VE ZAMANI
Kendine verimli çeşitlerle bahçe kurulacağı zaman eğer bahçede birkaç çeşidin yer alması isteniyorsa her çeşit bir blok halinde bahçeye yerleştirilmelidir. Kendine kısmen verimli veya kendine kısır çeşitlerle bahçe kurulacağı zaman çeşitlerin birbirini tozlayacak şekilde dikilmesi zorunludur. Tozlayıcı oranı 1/9 oranında olmalıdır. İkiden fazla çeşitlerle kurulacaksa çeşitler 2’şer 3’er sıra halinde dizilmelidir.
En uygun tozlayıcı çeşit seçilirken çeşidin iyi özellikleri yanı sıra çiçek açma zamanlarının birbirlerini tozlayacak şekilde uygun gelmesine,çiçek tozlarının yüksek çimlenme gücüne sahip olmasına ve karşılıklı tozlanma sonucu yüksek oranda meyve tutumu meydana getirecek çeşitlerin seçilmesine özen gösterilmelidir.
Tozlayıcı sayısı, tozlayıcı çeşidin ekonomi ve pazarlama yönünden amaca uygun bir çeşit olup olmamasına göre ayarlanmalıdır. Amaca uygun bir çeşidin tozlayıcı olarak kullanılması halinde, 2 sıra ana çeşide 1 sıra tozlayıcı yeterlidir. Üretim amacına uygun olmayan bir çeşidin tozlayıcı olarak kullanılması zorunluluğu varsa 8 ana ağaca 1 tozlayıcı olacak şekilde bahçe kurulmalıdır.
Ayrıca bahçe kurulurken tek çeşit kapama bahçe yerine birden fazla çeşit kullanılması meyve miktar ve kalitesini olumlu yönde etkilediğinden her zaman tercih edilmelidir.
Kışı ılıman geçen ve en fazla yağışlı olmayan bölgelerde fidanlar Kasım-Aralık ayından itibaren dikilebilirler. Dikim ilkbahar gelişme devresinin başlamasına kadar devam edilebilir. Kışı yağışlı veya soğuk geçen bölgelerde ise dikim ilkbahar mevsiminin başında yapılır.
TOPRAK İŞLEME
Yağışlı bölgelerde çayır bitkileri kullanarak bahçelerde devamlı bir örtü bitkisi bulundurulur. Örtü bitkisi büyüyünce biçilirler. Yağışı az bölgelerde, erik bahçeleri devamlı olarak temiz tutulmaya çalışılır. Böyle bölgelerde bahçeler sonbaharda sürülür. İlkbaharda toprak tava gelince Şubat sonu veya mart içinde ikinci kez sürülür. Mayıs ayında yapılan üçüncü sürümden sonra sulama kanalları açılır. Ağaçların dipleri çapayla işlenir. Sulama nedeniyle yazın bahçeler otlanırsa sulama kanallarını bozmamak için toprağı sürmek yerine ot biçimi tercih edilmelidir.
Erik kökleri toprak yüzeyine yakın bir kısımda yayılmış olduğundan derin toprak işlemesinden kaçınılmalıdır.
SULAMA
Yıllık yağış miktarı 750 mm’yi geçen bölgelerde erikleri sulamadan da yetiştirilebilirler. Yağış miktarı bu rakamın altına düşen yerlerde sulamanın yapılması zorunludur. Erikler saçak köklü olduklarından ve kökler yüzeysel geliştiklerinden bunların su istekleri derin köklü meyve türlerine göre daha fazladır. Mevcut türler arasında P. cerasifera türleri kuraklığı en fazla dayanır. Ege bölgesinde erik bahçeleri mayıs ayının ikinci yarısından itibaren sonbahar yağışlarına kadar geçen süre içinde 8-12 günde bir sulanır. Sulama çeşitli şekillerde yapılır. Sulama karık, çanak, tava yöntemi veya karık-çanak, kombinasyonları şekillerinden birisi kullanılır. Sulama sistemi toprağın özelliğine, su kaynağının zenginlik durumuna göre seçilir. Damlama sulama ve mini yağmurlama sistemleri de günümüzde uygulamaya girmiştir.
GÜBRELEME
Erik ağaçlarına verilecek gübre miktarı, topraktaki besin maddeleri durumuna, toprağın tipine, ağaçların yaşına, alınan ürün miktarına, ekolojik bölgeye ve ağaçların gelişme durumuna göre değişir. Verilecek gübre miktarının yaprak ve toprak analizine göre belirlenmesi en uygun yöntemdir.
Azotlu gübreler kış sonunda ilkbahar gelişmesi başlamadan önce verilmelidir. Erik ağaçları azotun hem sülfat, hem de nitrat formuna cevap verirler. Gübreyi seçerken fiyat etmeni de göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak pH’sı 6.5’un altında olan topraklarda amonyum sulfat kullanmaktan kaçınmak gerekir. Üre ise toprak pH’sı 5.0’in altında olan topraklarda kullanılmalıdır. Azotlu gübrenin haziran ortasından sonra uygulanması önerilmez. Geç uygulamalar meyvede renk oluşmasını azaltır, sonbaharda sürgünlerin uzamasına neden olur ve kış soğuklarından zararlanmayı arttırır.
Genç ağaçlarda ağaç başına her yaş için 113-226 gr aktif azot uygulanır. Bu miktarlar arzu edilen büyüme durumuna göre azaltıp çoğaltılabilir.
Meyve veren ağaçlarda 8.5-11.2 kg/dekar aktif azot uygulaması önerilebilir.
Fosforlu ve potaslı gübreler kış başında, meyve veren ağaçlarda sıralar arasına, genç ağaçlarda ise taç izdüşümleri çevresine gelecek şekilde verilmelidir.
Kimyasal gübrelerin yanı sıra 2 yılda bir ağaç başına 50 kg iyi yanmış çiftlik gübresi (meyve veren ağaçlar için) verilmelidir. Ayrıca yeşil gübreleme yapılması yararlıdır.
ANAÇLAR
Anaç kalem üzerine; ağaç şekli ve büyüklüğü, çeşitli toprak ve iklim şartlarına adaptasyonu, mahsule yatma ve mahsül kalite ve kantitesi, çeşitli hastalık ve zararlılara dayanıklılık yönünden etki etmektedir. Meyve yetiştiriciliğinde kullanılan anaçlar üretilme şekline göre generatif ve vejatatif olarak iki grupta toplanır.
Erikler için anaç olarak muhtelif erik türlerinin çöğür ve klon anaçları ile şeftali, kayısı ve badem çöğür anaçları kullanılmaktadır.
Erik Çöğür Anaçları:
P.ceresifera(myrobolan kiraz eriği): Kökeni Kafkasya ve bunun dolaylarındaki Asya ve Avrupa memleketleridir. Anadolu’da büyük bir form zenginliği gösterir.Yurdumuzda ve Dünya’da geniş ölçüde kullanılan erik anaçıdır. Özellikle Avrupa grubu (P.domestica) erik çeşitler için istenen anaç olmakla beraber Japon grubu (P.salicina) erikler için uygundur. Ancak President, Kelsey gibi bazı çeşitlerin bu anaç ile tam uyum gösteremediği belirtilmektedir.P.ceresifera anaçları ABD ve Avrupa’da Myrobolan erikleri diye tanınmaktadır. Yurdumuzda ise can eriği olarak tanımlanmaktadır. Değişik toprak ve iklim şartlarına uyabilmektedir. Kök ur nematoduna hassas fakat kök boğazı çürüklüğüne mukavimdir. Hafif, kumlu topraklarda çok iyi gelişir. Kuvvetli bir anaç olup, bu anaç üzerine aşılı fidanlar 7×7 m gibi ebatlara dikilmelidir.
P.besseyi (Kum eriği): Japon ve Avrupa grubu eriklerle uyuşur. Çok bodur bir anaçtır. 1-1.5 m boyunda ağaçlar meydana getirir. Aşıdan sonra ilk yıl ürün vermeye başlar. Kumlu topraklara uyumu iyidir.
P.persica(şeftali): Kumsal, hafif ve daha fazla derin olmayan topraklarda eriğe anaç olarak kullanılmaktadır. Yarı kuvvette ağaçlar oluşturur ve erkencilik sağlar. Nematodun sorun olduğu yerlerde tercih edilmelidir. Japon eriklerinin hemen hepsi ile iyi uyuşma gösterir, ancak Avrupa eriklerinin bazıları ile uyuşmalık görülebilir. En çok kullanılan şeftali anaçları;

Prunus persica (Lovall)
Nemaguard
S-37

Eğer erik bahçesi daha önce şeftali bahçesi olarak kullanılmış bir arazide kurulacaksa şeftali anacı kullanılmamalıdır.
P.armeniaca (Kayısı): Nematotlu bölgelerde kumsal topraklar için kullanılabilecek bir anaçtır. Kültür çeşitleri ile uyuşması değişiktir. Japon erikleri ile Avrupa eriklerine nazaran iyi uyuşma gösterir. Bu anaç kullanılacağı zaman kalem anaç ilişkilerinin önceden bilinmesi gerekir. Kayısı anacı erik için ancak nematodun söz konusu olduğu durumlarda düşünülmelidir.
P.amygdaus (Badem): Kumsal topraklarda erik yetiştiriciliği yapılacağı zaman bu anaçlar tercih edilir. French gibi bazı erik çeşitleri badem anacı üzerine başarılı bir şekilde yetiştirilmektedir.Tüm çeşitlerle iyi uyum sağlamayabilir. Badem üzerine aşılı erik çeşitleri erken meyveye yatar. Bol verimli yüksek kaliteli meyve veren ağaçlar oluştururlar. Meşe kök mantarı, vertisilyum solgunluğuna ve nematoda duyarlıdır. Bakteriyel kansere orta derecede dayanıklıdır.
P.salcia: Japon ve Avrupa grubu eriklerle uyuşur, bodur ağaçlar meydana getirir. Kumlu topraklara adapte olduğu için bu tür topraklarda bodur erik anacı olarak kullanılabilir.
Erik Klon Anaçları
Myrobolan B: Kireçli, ağır, drenajı kötü, hafif, kuvvetli ve zayıf gibi çeşitli topraklara iyi uyum sağlar, üretilmesi kolaydır. Kuvvetli ve verimli ağaçlar oluşturur.
R.C.d’Althan, Stanley, Prune Martin, R.C.Quillus çeşitleri ile uyuşmazlık gösterir. Nematot, bakteriyel kanser ve vertisulyuma duyarlı, kök boğazı çürüklüğüne orta derecede dayanıklıdır.
Myrobolan Gl.931-6: PH yüksek topraklardaki yetiştiricilik için kullanılan bir anaçtır. Diğer anaçların iyi sonuç vermediği asitli topraklarda iyi sonuç vermektedir.
Myrobolan 29-C: İlk yıllarda kökleri yüzeysel gelişir, sonraki yıllarda derinlere gider. Kuvvetli ağaçlar oluşturur. Nematoda dayanıklıdır. Kök boğazı çürüklüğü, vertisilyum ve bakteriyel kansere orta derecede duyarlıdır.
Marianna: Prunus cerasifera ve Prunus munsoniana’nın tozlanması sonucu elde edilmiş ve vegetatif olarak üretilebilen bir anaçtır. Ağır ve çok rutubetli topraklarda kullanılabilir. Kök ur nematoduna bağışık olup, kök boğazı çürüklüğü ve kök kanserine dayanıklıdır. Avrupa ve Japon grubu erikleri ile uyuşmaktadır. Marianna anaçlarının değişik klonları vardır.

Marianna GF8-1; Kuvvetli ağaç oluşturur, vegetatif olarak üretilmesi kolaydır. Çok değişik topraklara rahatlıkla uyum sağlar. R.C.d’Althan çeşidi ile uyuşmamaktadır.
Marianna 2624 Klonu; Üretilmesi kolaydır. Değişik toprak tiplerine uyumu iyidir. Kökleri ilk yıllarda yüzeysel gelişir. Orta kuvvette ağaçlar oluşturur. Nematoda dayanıklı, kök boğazı çürüklüğüne ve vertisilyuma orta derecede dayanıklı, bakteriyel kansere ise çok duyarlıdır.

Prunus domastica: Bu anaçlar İngiltere’de kullanılmaktadır. Bodurda kuvvetliye kadar değişik tipte konları vardır.

Brompton Klonu; Yarı kuvvetli ağaçlar oluşturur. Ağaçlar kaliteli ve bol meyve verirler. Kültür çeşitleri ile uyuşması iyidir. Vegetatif olarak üretilmesi zordur. Bu durumun hormonla ve sisleme ile düzeltilmesi halinde çok iyi bir anaçtır.
Common plum Klonu; Yarı bodur ağaçlar oluşturur. Daldırma ve odun çelikleri ile kolaylıkla üretilebilir. Her çeşitle uyuşması iyidir.
Pershore Klonu; Orta kuvvette ağaç oluşturur. Çeşitlerle uyuşması iyidir. Vegetatif olarak üretilmesi zordur. Ancak dip sürgünleri ve daldırma ile çoğaltılabilir.
Brussel klonu; Yarı kuvvetli ağaç oluşturur. Üretimi ancak daldırma ile yapılabilmektedir. Hastalıklara duyarlıdır ve pek çok çeşit ile uyum göstermektedir. Günümüzde hemen hemen kullanılmamaktadır.

Prunus instita: Bu türün değişik klonları da eriğe anaç olarak kullanılmaktadır.

Common mussel klonu; İyi toprakları sever ve kuvvetli ağaç oluşturan bir anaçtır. Odun ve kök çelikleri ile kolaylıkla üretilebilmektedir. Pek çok çeşit ile başlangıçta iyi bir uyuşma göstermesine rağmen ilerki yıllarda bazı çeşitlerle olan kombinasyonunda ağacın gelişmesi durmakta ve meyveler iyi gelişememektedir. Bazı çeşitlerle olan kombinasyonunda gözlenen bodurluk gerçek ve sağlıklı bir bodurluktan çok, fizyolojik zayıflık nedeni ile gelişme yetersizliğinden ileri gelen bodurluktur.
Black damas klonu; Değişik toprak tiplerine kolaylıkla uyum sağlayabilen ve kuvvetli ağaç oluşturan bir anaçtır. Kültürel bir çeşidi ile uyuşması iyidir.
Saint Julien A klonu; Bu anaç yarı bodur ve bol verimli ağaçlar oluşturur. Bu ağaçlar erken meyveye yatar. Değişik toprak tiplerine, özellikle kireçli topraklara uyumu çok iyidir. Bir çok çeşit ile uyuşması iyidir. Sıcak iklimlerde gelişmesi iyidir. Vegetatif olarak üretilmesi zordur.
Pixy; İngiltere’de East Malling Araştırma İstasyonu tarafından St. Julien d’Orleans klon populasyonu arasında bodur anaç olarak elde edilmiştir. Vegetatif olarak (odun çelikleri ile) üretilen bu anaç üzerine aşılı erik çeşitleri erken meyveye yatmakta, daha iri meyveli ve şeker oranı yüksek meyve oluşturmaktadır. Pixy, St.Julien anacına göre % 30 oranında bodurluk sağlamaktadır.

Ferlanin (P.2038): Fransa’da elde edilmiş melez bir anaç olup, vegetatif olarak üretilebilir ve Pixy anacı kadar veya ondan biraz daha bodurdur. Verim, erkencilik ve meyve iriliği yönünden oldukça iyidir. Nematot ve kök kanserine dayanıklıdır. Kış soğuklarına dayanıklı bir anaç olup, d’Agen hariç tüm çeşitlerle aşı uyuşması iyidir.
Ferciana/Ishtora: St. Julien A ile aynı büyüklükte olup, verim erkencilik ve meyve iriliği yönünden üzerine aşılanmış olan çeşide olumlu etkisi vardır. Nematodlara dayanıklı, Armillaria’ya toleranslı ve kireçli topraklara hassas olup, vegetatif yolla çoğaltılmaktadır.
MEYVE SEYRELTMESİ
Japon erikleri ile bazı can eriklerinde bir çiçek tomurcuğundan 1-3 çiçek meydana geldiğinden aşırı yüklenme olmaktadır. Seyreltme elle yada kimyasal maddelerle yapılır.
Erik meyveleri küçük olduğundan elle seyreltme oldukça masraflıdır. Geç olgunlaşan çeşitlerde elle seyreltme haziran dökümünden sonra uygulanır. Diğerlerinde ise genç meyve dökümü sona erince yapılmalıdır. Yeşil olarak tüketilen can erikleri de ağaçlardaki meyveler aralıklı olarak hasat edildiğinden her meyve toplama, seyreltme yerine geçer.
Eriklerde kimyasal maddelerle seyreltme elmalardaki kadar başarılı olamamıştır. Kimyasal maddelerin bir kısmı DNOC’li bileşiklerdir. Bu etkili maddeye sahip Elgetol, ağaçlara %70-80 çiçeklenme devresinde püskürtülür. Bundan başka bu amaçla kireç sülfür de denenmiştir. Bu kimyasal madde %6-7 konsantrasyonunda ve % 50-60 çiçeklenme safhasında ağaçlara atılır.
HASAT
En iyi toplama olgunluğu; meyvelerin ağaçta tam iriliklerini, renklerini aldıkları, tam tatlılaştıkları ve eti gevrek olduğu zamandır. Ana ağaç üzerinde olgunluğun bu kadar ilerlemesi yakın pazarlar için toplanacak meyvelerde söz konusudur. Uzak pazarlar için ise hasat daha erken yapılmalıdır.
Eriklerde hasat zamanı, üst ve zemin renkteki değişime meyve eti sertliğine, suda eriyen kuru madde miktarına bakılarak veya tam çiçekten hasada geçen süreye bakılarak tayin edilir.
Kurutmalık erik meyveleri ise ağaçlar üzerinde aşırı derecede olgunlaşıp bir miktar suyunu uçurup, buruştuktan sonra hasat edilirler. Buruşan eriklerin bir kısmı ağaçların dibine düşer. Bunlar yerlerden toplanır. Ağaçta kalan meyvelerde elle veya makine ile hasat edilirler.
DEPOLAMA
Erikler en uygun olarak 00C veya -0.5 0C’de saklanırlar. Bu sıcaklık derecesinde Avrupa eriklerini 3-4 hafta, Japon eriklerini de 7-8 hafta saklamak mümkün olur. Düşük sıcaklık derecesinde iç kararması yapan erikleri kontrollü atmosfer koşullarında 4-8 0C de yukarıda belirtilen sürelerde saklamak mümkündür.

Kiraz Yetiştiriciliği

Çoğu meyve türlerinde olduğu gibi, kirazında; kültürünün yapıldığı en eski yer Anadolu’dur. Memleketimizde Kuzey Anadolu Dağları ve Doğu Toroslarda yabani tipleri bol miktarda bulunmaktadır.
Dünyada 1500 civarında kiraz çeşidi mevcuttur. Yapılmakta devam eden ıslah çalışmaları ile günden güne bu sayı artmaktadır. Bununla beraber bölgeler itibariyle;aynı çeşit farklı isimlerle,farklı çeşitlerde aynı isimle adlandırılmıştır.
Kiraz dünyada geniş bir yayılım göstermesine rağmen; ticari üretimi A.B.D , Türkiye, Fransa, İtalya, B.D.T’nun Avrupa kısmı önemli üretici ülkelerdendir. Üretim miktarı açısından iklime bağlı olarak A.B.D’den sonra 2. sırada gelmektedir. Memleketimiz üretim miktarı yüksek olmasına rağmen; üretim kalitesi ve ihraç edilebilir miktar yönünden istenilen seviyede değildir.
Kiraz memleketimizin her yöresinde az çok yetiştirilmekle beraber; temel geçim kaynağı olduğu illerimizi Manisa, İzmir, Afyon, Isparta, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Konya, Artvin, Zonguldak, Kastamonu ve Amasya olarak sıralayabiliriz.
Üretim miktarımız sürekli artmaktadır. Ağaç başına verim 25 kg civarındadır. Üretimimizin %10 gibi düşük bir miktarı ihraç edilebilmektedir.
Memleketimizde kiraz taze meyve olarak ihracının yanı sıra; Starks Gold, Gılli, Akçilli ve 0900’ün işlenerek satılması da giderek artmaktadır.
Kısaca ülke olarak kiraz tarımının yayılmasına bir engel yoktur. Fakat uygun arazi seçimi, araziye uygun anaç seçimi, çeşit seçimi, tozlayıcıların dikimde mutlak planlanması, ilk yıllarda şekil verme terbiye, budama, sulama, gübreleme, toprak işleme, yabancı ot kontrolü, hastalık zararlılarla mücadelenin uygun olarak yapılması halinde ihraç vasıflı kiraz üretimimizin artması mümkündür.
Teknik eleman arkadaşlarımız ve değerli üreticilerimiz kiraz üretimi ile ilgili problemleri çözmede birlik ve yardımlaşma gösterilirse, çiftçilerimiz, devamında hepimiz, sonuçta memleketimiz kazanacaktır.

Bahçe Tesisinde Dikkat Edilecek Hususlar

Yeni bahçe tesisi yaparken bazı hususlara dikkat edilirse, ileri ki yıllarda çoğu problemlerle karşılaşılmaz. Bu dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:
– Tesis öncesi toprak numunesi alınıp mutlaka tahlil yaptırılmalıdır.
– Kiraz soğuklama ihtiyacı yüksek bir meyve olduğu için yüksek yerlere tesis edilmelidir.
– Don tabanı oluşturan yerlere kurulmalıdır.
– Taban suyu yüksek yerlere kurulmamalıdır.
– Şiddetli rüzgarlara açık yerler olmamalıdır. (Bilhassa kuzey rüzgarlarına)
– Meyilli ve yamaç yerler tercih edilmelidir.

Kışın –20 C’nin altına düşmeyen bölgeler seçilmelidir. Ben düşmeden önce bol yağışlar o yılın ürün kalitesine, hasattan sonraki yağışlarda gelecek yılın ürün kalitesini etkilemektedir. Kiraz, soğuklama ihtiyacı yüksek bir meyvedir. Soğuklama; 7.2 C’nin altında geçen toplam kış dinlenmesinin saat olarak ifadesidir.
Tasviye işlemi yapıldıktan sonra yaklaşık 1 m. aralıklarla baklava dilimi şeklinde sub-soiler ile patlatma yapılmalıdır. Patlatma işlemi en kurak Ağustos-Eylül aylarında yapılmalıdır. Arazi yapısı çok uygun değilse patlatma yapılmalı ayrıca 40-50 m. arayla drenaj kanalları açılmalıdır.

Anaç Seçimi :
1-Kuş Kirazı (Prunus avim ) : Ülkemizde yaygın olarak kullanılan bir anaçtır. Dikine ve kuvvetli büyür, büyük taç yapar. Uygun şartlarda uzun ömürlüdürler. Geçirgen verimli, tınlı, derin, organik maddece zengin yerlerde daha iyi yetişir. Kirece mukavemeti azdır. Göz aşısı ile uyuşması iyidir. Toprak ve arazi yapısı uygun olursa 6*6, 6*5 m. aralıklarla dikilip ilk yıllardan itibaren şekil verilmeli ve budama yapılmalıdır. Terbiye ve budamaya fazla dikkat edilemeyecekse biraz daha geniş dikilebilir.
2-İdris ( Prunus mahalep ) : Sulaması problem olan, daha az su verilebilen arazilerdeki kiraz bahçesi tesisinde önerebileceğimiz bir anaçtır. Daha çok vişneye anaç olarak kullanılır.
– Taç küçüktür. Kuş kirazının %75-80’i kadar.
– Kökler daha derine gider.
– Süzek ve kumlu toprakları sever. Kuş kirazına göre kirece daha dayanıklıdır.
– Aşı uyuşmazlığı gösterebilir.
– Yüksek (60-65 cm.) den aşılandığında bodurlaştırıcı etki artar, fakat pratik olmadığından pek uygulanmamaktadır.
Genellikle Prunus mahalep ile kurulan kiraz bahçeleri için 4×5, 5×5 m. dikim mesafeleri uygundur. Vişne bahçeleri için ise 4×4, 4×5 m. gibi aralıklar önerilebilir.
3-Klonal Kiraz Anaçları : Bunlarda 5 çeşit anaç olarak, ülkemize intikal ettirilmiştir. Bu anaçlara temel çeşidimiz olan 0900 Ziraat, dölleyici olarak da Starks Gold ve Bigarreau Gaucher aşılanarak bölgede dikimi 1999-2000 fidan dikim sezonunda bir proje dahilinde yapılmıştır. Seçilen bölgeler Eğirdir, Yalova, Çanakkale, Pozantı, K.Maraş ve Malatya’dır. Bu bölgeler Türkiye genelini yaklaşık temsil etmektedir. Proje sonunda anaçlara uyumu, verime etkileri gibi kriterler değerlendirilip bölgelere göre uygun anaçlar en kısa zamanda üreticilerimize intikal ettirilecektir. Proje dahilindeki bu anaçlar ithal edildikten sonra Enstitümüz bahçesine aşı parsellerine dikilmiş ve aşılamaları da burada yapılmıştır. İlk gözlemlerimiz Tabel Edabriz anacı çöğür olarak dikime müteakip klonal göstermiştir. Tabel Edabriz ve Vleiroot-158 anacı araziye uyumu ve aşıya gelme oranları çok düşük kalmıştır. Bununla beraber SL-64, Maxma,ve Gisela-5 anaçları arazi şartlarına uyumu, aşı uyuşması, fidan haline gelme yönünden projenin daha ilk yıllarında favori görülmüştür. Bu klonal bodur kiraz anaçları çoğaltılma usulleri ve diğer veriler hızla değerlendirilmektedir.

Bahçe Kurulması

Kiraz yetiştiricilinde problemlerin büyük kısmı henüz bahçe kurulurken yapılan hatalara dayanmaktadır. Tek çeşitle bahçe kurulması, genellikle derin dikim ve ilk yıllarda ağaçların terbiye edilmemesi, gövde yaralanmalarının önemsenmemesi başlıca kuruluş hataları olarak ileri ki yılların verim ve ağaç sağlığını etkilemektedir.
İyi bir planlama yapılmalı ve ilk kültürel işlemler iyi yapılmalıdır.
Ülkemizde genellikle eski bahçeler tek çeşitle kurulmuştur. Tek çeşitle bahçe kurulması yetersiz döllenmeye veya hiç döllenmemeye sebep olmaktadır. Ben düşmeden hasada kadar olan sürede yağmur çatlaması zararına karşı tek çeşitle bahçe kurulmaması gerekmektedir. Her kiraz bahçesinde en az 4-5 çeşit bulunmalıdır. Çeşitlerin seçiminde ise birbirlerini dölleyebilir nitelikte olmasına dikkat edilmelidir.

Çeşit Seçimi :
Kiraz bahçelerinin tesisi aşamasında her çiftçinin zaten belirlediği temel bir çeşidi vardır. Bu şekilde bahçede bir çeşidin ağırlıklı olması da tabiidir. Yalnız kirazda yaklaşık bütün çeşitler kendisiyle uyuşmadığı için, grup kısırlığı da söz konusu olabilmektedir. İyi bir verim için birbirini iyi dölleyebilir çeşitlerin bulunması, ekolojik faktörlerden kaynaklanan riskin azaltılması, 1,5 aylık bir süre boyunca pazara kiraz sunulabilmesi, hasatta işçilik v.b. gibi yönlerden dolayı sıkışmamak için iyi bir çeşit planlaması gereklidir.
Türkiye’nin ihracat şansının en yüksek olduğu ve en popüler çeşit 0900 Ziraattir. İhraç eden ülkelerde “Türk Kirazı” diye unvan almış çeşidimizdir. Bu nedenle 0900Ziraat dışında yeni bir çeşit peşinde koşmak şimdilik yersiz görülmektedir.Bununla beraber 0900 Ziraatın dölleyicilerinin kiraz tarımında planlanması zorunludur.Dölleyicilerde genellikle Starks Gold, Lambert ,Vista ,Merton Late,Bigerreau Gauçher,Nnoble,Jübile’dir.
0900 Ziraat değişik bölge isimleriyle ülkemizde yaygındır.Uluborlu Napolyonu,Dereçine Napolyonu,Akşehir Napolyonu,Malatya Dalbastı,Allahdiyen,Salihli ve M.Kemal Paşa Napolyonu gibi değişik adlarla anılmaktadır.Yalnız enstitümüz tarafından değişik enstitüler ve üniversiteler işbirliği ile yürütülen projemiz neticelendiğinde bu bölgesel napolyon işine çözüm bulunacaktır.İlk yapılan çalışmada tüm napolyon diye adlandırılan bu kirazlarımızın aynı olmadığı yalnız sinonim olduğu anlaşılmış fakat kesin neticeler devam etmekte olan çalışmalar neticesinde netleşecektir. Bu konu kapsamında Estitümüz bahçesinde bölgeleri temsilen, Akşehir bölgesinden 6, Uluborlu’dan 3, Honaz’dan 1, Dalbastı, M.Kemalpaşa’dan 3 tip seçilmiş, bunlar yine Enstitümüzde imkanları ile Prunus avium, Prunus mahalep ve klon anacı olan Gisela-5 üzerine aşılanarak bahçe tesisi yapılmıştır. Netice olarak bütün bölgelerin tipleri aynı ekolojik şartlarda ve aynı anaçlar üzerinde performansı izlenerek, gerekli değerlendirmeler neticesinde bu konudaki büyük problem hal edilmiş olacaktır.
Dölleyici : Mevcut kiraz bahçelerinde en büyük problemlerden başta geleni döllenme problemidir. Bunun sonucu olarak verim azlığı ve verim düzensizliğidir. Verim azlığı ve verim düzensizliğinin başka sebepleri de olmasına rağmen en önemli doğru dölleyici planlamamasıdır.
Kiraz Yetiştiriciliğinin Sorunları ve Çözüm Önerileri
Yer Seçimi :
Kiraz anaç ne olursa olsun taban arazileri sevmez. Geçirgen organik maddece zengin olan arazileri sever. Don çukurlarından zararlanır. Yüksek yerlerde, güney bölgelerde erken donlardan çiçekler zarar görür. Kışı –20 C’nin üstünde olan bölgelerde dallarda ve köklerde don zararı olabilir. Taban suyu olan bölgelerde kiraz tarımı yapılamaz.
Arazide Kültürel Önlemler :
Kiraz dikiminden önce arazi tasviye edilmelidir. 90 cm. aralıkla dip kazanla baklava dilimi şeklinde Ağustos-Eylül ayında sürdürülmelidir. Kısmi taban suyu veya su birikme gibi problem oluşacak ise 40-50 m. aralıkla hendekler oluşturulmalıdır.
1-Anaç Seçimi : sulama imkanı bulunan ve kireç oranı düşük kısmen taban arazilere mutlak kuş kirazı anacı kullanmalıdır. Kireç bir miktar bulunuyorsa ve sulama imkanı az ise kökü derine daha fazla inen idris anacı kullanmalıdır.
Dikilecek fidanlarda gövde yaralanması olmamalıdır.Kök bölgesi saçak durumu iyi olmalıdır. Fidanlar ismine doğru ve sertifikalı yerlerden temin edilmelidir ki ; ileride fidnla gelebilecek hastalıklar proplem teşkil etmesin, çeşit ve anaç karmaşası yaşanmasın. Çiftcilerimizin Günümüzde en büyük proplemlerinden birisi de çeşit karmaşasıdır.
Arazi yapısına uygun anaçların seçimine müteakip; P.Avium(Kuş kirazı) 6×6 m.,6x5m. aralıklarda, P.Mahalep (İdris) anacı için ise 6x5m.,5x5m. ve 4x5m. gibi aralıklarla dikilmelidir.
2-Fidan Dikimi : Fidanlar erken temin edilip sonbaharda dikimine gayret gösterilmelidir. Fidan dikiminde fidan çukurlarına bir kürek yanmiş ahır gübresi ve/veya her fidan çukuru için 100 gr. Triple Süperfosfat ile 100gr. Amonyum Sülfat da dikim toprağına kaıştırılmalıdır.Sonbahar dikimlerinde don tehlikesi oluşacak olursa malç uygulaması ile gerekli önlem alınmış olacaktır. Dikimlerde dikim tahtası kullanılmalıdır. Köklere fungisit uygulaması yapıldıktan sonra dikim yapılmalıdır. Dikim öncesi yaralı kök kısımları ve uzun yan kökler kesilmelidir. Bu işleme “ kök tuvaleti” denilir. Aşı noktaları toprak seviyesi üzerinde olacaktır.
3-Tepe Kesimi : Tepe kesiminde acele edilmemesi avantajlıdır. Gözler iyice kabardığında yapılırsa yeni oluşacak ilk kat dallarımız daha geniş açılı oluşur. Tepeler şaı gözü takılan tarafın zıt kısmında bulunan uygun bir gözden 70 cm. civarında kesilir.
4-Terbiye ve Budama: Tepeler yaklaşık l m. den vurulur. Yerden 45 cm. lik mesafedeki dalların tamamı çıkarılır. Kiraz ağaçlarının nihai büyümesi sonunda 4 veya 5 kat oluşturulmalıdır.her katta en az 3, en fazla 5 yan dal bırakılmalıdır. Yan dalların gövdeye düşey aralığı 20 cm. olmalıdır. Neticede toplam 17-21 yan dal oluşturulmalıdır.ilk yıllarda yapılan budamalar şekil vermede çok etkilidir. Aynı zamanda erken verimliliği sağlar. Yani genç kısırlık dönemini azaltır. İleriki yıllarda budama ile kalite ve verimi artırır. İhracatçıların istediği çap oluşturulmasında çok faydalı olacaktır. Kış budaması dormant dönemde, yaz budaması ve hastalıklı dalların çıkarılması temmuz sonuna kadar yapılmalıdır.
5-Toprak İşleme : Genel olarak toprağın havalanmasını yabancı ot kontrolünü, gübrelerin toprağa karışmasını, nemin muhafazasını, kış yağışlarından faydalanmasını sağlar. Sonbaharda yüzlek bir toprak işleme yapılmalıdır. Bu işlem kiraz sineği mücadelesi için bir önlemdir. Toprak işleme 10-12 cm. derinlikte olmalıdır.
Son yıllarda maliyetlerin yüksek olması işgücünün azaltılması ve modern tarım uygulamalarında azaltılmış toprak işleme, alttan işleme (Kaz ayağı) yırtarak işleme ve sıfır toprak işleme yaygınlaşmaktadır. Bu durumda yabancı otlar ot ilaçları ile,kiraz sineği mücadelesi ise ilaçlama ile yapılır.
Toprak işlemede derin sürüm köklerin zararı düşünüldüğünden kesinlikle yapılmamalıdır.
6-Ara Tarım : Kiraz tarımı yapılan arazilerde mesafeler genellikle fazladır. Bahçenin ilk yıllarında ara boş kalmasın diye ara tarımı yapılmaktadır.
7-Toprak Örneği Alınması : Bu işlem bahçe tesis edilmeden yapılmalı, daha sonraki yıllarda ara ara yapılmalıdır. Bahçe tesisinden önce toprak burgusu veya belle örnek alınır. Belle V şeklinde açılan kuyularda 0-30cm, 30-60 cm. ve 60-90 cm. den alınır. Örnek 8-10 ayrı yerden alınmalıdır. Her derinlikten alınan örnekler kendi arasında ayrı ayrı harmanlanmalı, taş ve benzeri maddelerden temizlenmelidir. Her derinliği temsilen 1 kg. civarında numune bez torbalara konulmalıdır. İçine ve dışına çiftçi ismi, yer mevki ismi yazılı etiketler kurşun kalemle yazılmalıdır. İleriki yıllarda yalnızca 20 cm. derinlikten alınan numuneler gübreleme için kafidir.
8-Yaprak Örneği Alınması : En uygun yaprak örneği tam çiçeklenmeden 2-3 ay sonra alınır. Ağaçların iyi güneşlenen omuz hizasındaki uç sürgünlerinin orta yaprakları sapı ile birlikte alınır. Örnekler düz bir hat teşkil etmeyen ağaçlardan alınmalıdır. Bu şekilde 20-25 ağaçtan 100’er yaprak alınır.
Toplanan yapraklar bez veya kağıt torbalara etiketlenerek konulur. Bekletilmeden labaratuvara ulaştırılır. Numunelerin bekletilmesi uygun değildir. Fakat bekletilmesi zorunlu ise buzdolabında veya buz kaplarında saklanabilir.
9-Gübreleme : Gübreleme toprakta eksikliği tahlillerle bilinen bitki besin elementlerinin takviyesidir. Önceleri yapılan yanlış gübrelemeler veya besin kilitlenmesi olaylarından kaynaklanan ve toprakta varlığı tahlillerle bilindiği halde ağaçta eksikliği görülen elementler mevcut olabilir. Bunun önlenebilmesi için gübrelemede;

Kullanılacak gübre amaca uygun olmalıdır.
Bitkinin ihtiyacı kadar gübre verilmelidir.
Gübre usulüne uygun verilmelidir.
Gübre uygun zamanda verilmelidir.

Kullanılacak gübre miktarlarına pek çok faktör etki yapar. Bu faktörler;

Toprağın yapısı
Ağaçların yaşı
Sulama miktarı ve sulama şekli
Bitkilerin verim miktarı
Anacın cinsi
Ağaçların gelişme durumları
Ahır gübresi uygulamaları, vb.

Gübreleme; sulama, budama ve toprak özellikleri ile çok değişsede ölçü olarak 1 yıllık sürgünlerin uzunluğu bir fikir oluşturmalıdır. Şöyleki meyveye yatmamış ağaçlarda 60-90 cm. arasındaki sürgünler gelişmenin olumlu seyrettiğini gösterir. Sürgünler 90 cm.den fazla ise gereksiz azot uygulamasına veya fazla sulamaya bağlıdır.Sürgünler 60 cm. den kısa ise su ve azot noksanlığındandır.
Yetişkin kiraz ağaçlarında 40-60 cm. arasında sürgünler var ise gelişme normaldır. Sürgünler bu ölçülerden kısa ise yeterli beslenme yoktur.
Dekara 2-3 ton ahır gübrelemesi uygundur. Verimdeki bir ağaca ortalama değer olarak her yıl, 2-3 kg. Amonyum Sülfat, 1 kg. Triple Süper Fosfat , 1 kg.. Potasyum verilmelidir. Verilme zamanı olarak fosfurlu ve potasyumlu gübreler bölgesel iklim ve alışkanlıklara göre Sonbahar veya erken İlkbahar da, azot uygulmaları ise erken İlkbaharda birinci dilimi, çiçek dökümünden sonra ikinci dilim ve hasattan sonra üçüncü dilim uygulanır.
Yaprak gübreleri ağacın bitki besin elementi eksiklikleri de gözönüne alınarak; güvenilir firma ürünleri rahatlıkla kullanılmasında sakınca yoktur. Aksine , ihtiyaç bazende zorunlulu halini almıştır.
Ağaçlarda gübreleme ; İz düşümü gübrelemesi ve bant sistemi gübrelemesi şeklinde uygulanır.
10-Sulama: Kirazlarda sulama , fidan dikimindeki “Cansuyu” ile başlar. Dikimlerein İlkbahar veya Sonbaharda yapılması gözönünüe alınmaksızın cansuyu verilir. Ülkemiz de genellikle ben düşme dönemine kadar İlkbahar yağmurları ile su ihtiyacı karşılanmaktadır. Kurak giden yıllarda sulama müdahalesinde bulunulmalıdır. Kiraz, çok suyu da kuraklığı da sevmez. Bu şartlar gözönünüe alınarak sulama planlanmalıdır. Kurak giden yıllarda çiçeklenme esnasında toprağın yeterince nemli olması sağlanmalıdır. Ben döneminden hasada 4-5 gün kalıncaya kadar kirazlar susuz kalmamalıdır. Bu dönem aralığında toprak hafifçe nemli tutulabilirse , mükemmel irilik ve kalite sağlanır. Yetişkin ağaçlarda kök boğazı çevresi sulanmamalıdır. Sulama düzeni oluştururken, bitki gövdesinden 2-3 m. dışarıda setler yapılır. Bu setlerin içi değil dışına su verilmelidir. Çünkü suyu alabileceği kök bölgesi o kısımdadır. Bu sulama sistemi ile kök dağılımı teşvik de edilmiş olacaktır. Ağır topraklarda su miktarı az ve sulama aralıkları daha uzun olmalıdır. Damlama veya mini spring le sulama yapılmıyorsa , sulama tavaları kısa tutulmalı göllenmeden diğer tavaya geçirilmesi daha uygundur. Fazla su kloroza neden olur.
Hasattan hemen önce çok su meyve iriliğine kısmen etkisi olsada ,meyve eti sertliği ve tadı olumsuz etkilediği gibi ağaç sağlığı açısından da sakıncalıdır. Hasattan sonra da verilecek su yeni oluşan çiçek gözlerinin gelişimine de faydalı olacaktır. Sonbaharda da yağışlar az olursa kısmen sulama yapılmalıdır.
13-Tozlayıcı (Dölleyici): Kiraz üreticilerimiz bu konuda bilinçli değildir. Fidan üreten kuruluşlar ve şahısların çoğu ana çeşidi dölleyebilen çeşitler ait fidan üretimi yapmamaktadır. Bahçe planlanırken 8 ana çeşide 1 adet dölleyici dikilmelidir. Genellikle 0900 Ziraat ana çeşidimiz de şu kiraz çeşitleri dölleyici olarak kullanılabilir:Starks Gold, merton Late, B.Gauçher, Noble, Jübile dir. Verim yaşındaki dölleyici proplemi olan bahçelerde, uygun aralıklarda ağaçların bazı dalları çevirme aşısı ile dölleyici çeşitler aşılanabilir. Böylece propleme kısmen çözüm bulunmuş olur.
14-Kiraz Hastalıkları : Kirazlarda yaygın olarak görülen hastalıklar Bakteriyel kanser, dal yanıklığı ve Monilya dır. Bunşların en tahripkar olanı bakteriyel kanserdir. Buna kesin bir çözüm olmamakla beraber; bazı tedbirler şiddet ve zararını azaltabilir.
Bakteriyel kanser kökün dışında ağacın her yerinde görülebilir. Sancak en zararlı hali gövde ve dallarda görülmesidir. Titiz bir inceleme ile bulaşık yerler tesbit edilebilir. İlk belirtisi, bulaşık yerden itibaren, dalın ucuna doğru yaprakların pörsümesi, sararması şeklinde görülür. Bulaşma yoğun ve etkiliyse dalda giderek kuruma görülür ve bakteri gövdeye doğru ilerler. Meyvede enfeksiyon, içeri çökmüş siyah lekeler halindedir. Dalda bulaşık kısmın kabuğu kaldırılırsa kahverengi renk ve ekşi bir koku hissedilir. Bakteri faaliyeti Sonbaharda başlar. Yazın durur. Yağmur, rüzgar, bıçak, makas, testere gibi alet ve etmenlerle diğer dal ve ağaçlara bulaşır. Mücadelesinde çöğür, aşı gözü ve fidan v.b. materyallerin sağlıklı olması ile başlar. Fidanlıklarda aşı yerinin yüksek tutulması, gövdenin yabaniden teşkil edilmesi pratik önlemlerdendir. Bakteri yazın pasif halde olduğundan hastalıklı dallar bulaşık kısmın 25-30cm. gerisinden hasat sonrasından Ağustos ortalarına kadar kesilip yakılmalıdır. Bulaşma Kasım-Şubat ayları arasında olur. İlaçlı mücadele ise Sonbaharda yaprakların % 75-90 ‘ı dökülünce %3 !lük bordo bulamacı, İlkbaharda gözler uyanmadan önce % 1 ‘ lik bordo bulamacı uygulamaası ile önlem alınabilir.
Kiraz dal yanıklığı ince dallarda ve sürgünlerde, kabukta esmer çökük lekeler görülür. Lekelere tomurcuklarda da rastlanır. Dallarda lekeler kanser görünüşü alırlar. Bir iki yıl geçince zamk meydana gelir. Yapraklarda saçma deliği gibi delikler oluşur. Mücadelesi ve uygulama zamanı bakteriyel kanser için alınan önlemler ile aynıdır.
Monilya hastalığı kirazların çiçek ve meyvelerinde zarar yapar.Çiçeklerin taç yaprakları, dişicik borusu ve erkek organları kahverengileşir. Bu kahverengileşme bütün çiçeğe yayılır. Bu olaya “ Çiçek yanıklığı” denir. Bulaşmış dişi organ meyve oluşturmaz. Kuruyan çiçek demetleri bir miktar sürgünde kalır. Mantar daha sonra çiçek sapından dala geçerek bazen dallarda kanser yaraları oluşturur ve dalı kurutabilir. Ç.çekler sapları üzerine kıvrılır ve dala yapışır. Bu yapışma demet etrafındaki zamk salgısıyla oluşur. Meyvelerde genellikle olgunluğa yakınken enfeksiyon yapar. Meyvelerde çukurlaşma olmaz. Önceleri yumuşak ve kurudur. Bir süre sonra meyve buruşur ve tamamen kurur. Kışı mumyalaşmış meyvelerde ve kanserleşmiş dallarda geçirir. Mücadele için önce erken sonbaharda görülen kanserli ve mumya çiçekli dal ve kurumuş dalcıklar kesilerek yakılır. Önceki yıllarda hastalık görülen ağaçlarda mutlaka ilaçlama yapılmalıdır.İlk ilaçlama çiçeklerin % 5-10 ‘ u açıldığında, ikinci ilaçlama tam çiçeklenmede yapılmalıdır. Etkili maddesi Benomyl 50, Carbendazim 50 olan ilaçları ilgili kurumların tavsiyesi ile uygulanır.
15- Kiraz Zararlıları: Kirazda en çok dikkat edilmesi gerekli zararlı kiraz sineğidir.Kiraz sineği larvaları meyvelerin etli kısmında beslenerek zarar verir. Hava sıcaklığı +20 derece nin üzerinde seyrettiğinde zararı fazla olur. İhracatta toleransı olmadığından, mücadelesi mutlaka yapılmalıdır. Ergin sinek 4-5 mm. Boyundadır. Gözleri yeşilimsi mavi, bacakları siyahtır. Sonbaharda yapılacak yüzlek sürüm oldukça faydalıdır.Kurtlu kirazların gömülmesi gerekir.Mücadele meyveler saman sarısı rengine ulaştığında tarım teşkilatlarının önereceği ilaçlarla mücadele yapılmalıdır
16-Diğer zararlılar ise; kırmızı örümcek, kabuklu bitler, yazıcı böcek ve yaprak bükenler zaman zaman önemli sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak bu zararlılar için kışlık ilaç kullanılmalıdır. Kışlık yağlar;
-Petrol yağı65+DNOC 1,57 7 lt/ 93 lt. su
-Petrol yağı72+DNOC 2,4 3 lt./97lt. su
kullanılmalıdır.
17-Hasat ve Pazarlama :Kiraz meyve özelliği bakımından ne erken ne de geç hasat edilebilir.Erken hasat edildiğinde açık renkli, az tatlı ve küçük meyve elde edilir. Geç kalındığında ise, kirazın dayanıklılığı azalır, meyve yumuşar, kararır ve sapları kurur. Bu yüzden tam zamanında hasat edilmelidir. Bakım şartları iyi ise, hasattan önceki 8-10 gün içinde çok önemli miktarlarda irilik ve miktar artışı sağlanabilir.
Hasat bir sonraki yılın göz teşekkülleri dikkate alınarak yapılmalıdır.Saoları ile hasat edilmelidir. Satış noktasına kadar bahçenin nemli bir bölgesinde bekletilmelidir. İhraç vasıflı kirazlar kısa zaman içerisinde seçilmeli ve ön soğutma ekipmanlarıyla 8 dk. Da 4 derece sıcaklığa indirilmelidir. Soğuk zincirden çıkmadan ambalajlama öncesi son seçim yapılır.Pazar isteklerine göre boylanır ve ambalajlanır.
İhraç vasıflı kirazlarda şu özellikler aranır:
– Ürün, iri iyi kaliteli ve homojen olmalıdır.
– Meyveler çeşide has renk ve tatda olmalıdır.
– (0900 Ziraat çeşidi için) meyve genişliği 22mm. Den fazla olmalıdır.
– Meyveler tozsuz, kirsiz, yararsız ve saplı olmalıdır.
– Meyvelerde insan sağlığına zararlı ilaç kalıntısı olmamalıdır.
– Kirazlar kesinlikle kurtsuz olmalıdır.